Tuesday, September 3, 2013

TAKOZ BABA VE KOMODO EJDERİ



takoz baba ve komodo ejderi 1


Bizler Orta Asya'dan geldik ya, bu doğru tabii, atalarımız at üstünde imiş, göçebeyiz, sonra Anadolu'ya geliyoruz, sonra kentleşiyoruz filan, attan apartmana geçiyoruz, çok çok büyük dedelerimizin türbelerinin üzerlerinde AVM'ler var tabii.

Geçmişimiz böyle olduğu için belki de pek de kenter, şehirli olamıyoruz, Kuzey Avrupa'nın kent kültürü yok bizde. Ama tatile çıktığımız zaman, dağa, ormana gidince hatırlıyor gibiyiz geçmişimizi. Kendimizi doğanın içinde yetişmiş filan sanıyoruz. Sonra şehre dönünce arabamızı garip yerlere park edip kavga ediyoruz.

Hani ailelerimizin, atalarımızın siyah beyaz fotolarına bakarız. Giyinmiş, kuşanmış, kaftanlı insanlar. İşte bak bu dedemin dedesi. Ermişmiş o ermiş. Nereye ermiş belli değil. Bakıyorsun, küçücük bir adam, gözler bıyıklar Tibet prensi gibi, üstündeki elbisede bir dolu rengarenk yama var. Yamalı prens. Küçücük adam, Takoz Baba olur olsa olsa, takoz iriliğinde. Ama bak bu Takoz Baba bir pir idi, abdal abdal, öyle derlermiş eskiden. Yau büyük büyük deden ermiş bi yerlere, abdalmış, gezermiş, ama sana bakarsak, genetik miras tersine çalışmış olmalı. Senden olsa olsa aptal olur.

Olsun ama o Takoz Baba dedem, ağaçların arasında yaşarmış, yani fakirmiş, fakir, yoksul demek değil o zaman, fakir işte, ermiş, pir, abdal. Hiç yıkanmazmış. Bak, koltuk altın ter kokuyor, bu yönün büyük büyük dedene çekmiş olmalı. O dedem, evden çıkarmış, kocaman bir anahtar kümesi, onu atarmış otların arasına, yürür gidermiş. Ardından büyük büyük amcamlar, halamlar, o anahtarları arar bulamazmış, Takoz Baba dede dedem, kasabaya inermiş, eller arkada ağır ağır yürürmüş, bir esnaftan hurma alır yermiş bir adet, diğerinden bir tek zeytin alırmış, kimden zeytin veya hurma yerse o esnafın o gün bereketi artarmış.

Akşam, ağaçların arasındaki taş evine dönerken, ki o eve kimse girememiş, girse de çıkamamış olmalı ki, evin içini kimse bilmiyor. Dönerken, otların arasından yürürken, hiç yere bile bakmadan eğilip o anahtarları bir kerede alırmış yerden. O gelirken, anahtarlar ortaya çıkarmış yani. Ermişin ermiş anahtarları. Üzüm üzüme baka baka kararır.

Sonra kurşunlamışlar bir gün onu. Çok kurşun yemiş ama ölmemiş. Bakmışlar ölmüyor, sonunda ağaca asmışlar, günler sonra ölmüşmüş. Çok malı mülkü varmış. O öldükten sonra gelen akrabalar onun taş evinin üstüne havuzlu site yapmışlar.

Bu konuyu inceledim, araştırdım.Söylendiği gibi efsane yok, o zamanlar Anadolu'da Komodo Ejderi varmışmış, Anadolu'da soyu tükenmemiş. Bu timsah irisi canavarımsı hayvan çok hızlıymış. Ve dilinde bi salya varmış, ısırdığı zaman anında felç edip öldürürmüş. Bi gün taş evin orda Takoz Baba'nın karşısına Komodo Ejderi çıkmış. Çevredeki akrabalar kaçmış. Takoz Baba zaten çok ağır, bir de ermiş olduğu için korkmuyor, kaçmıyor, öyle bakıyor ejderin gözlerine, ama ejder onun ermiş olduğunu bilmediği için bir sıçrayışta ısırıyor ve Takoz Baba anında ölüyor.

İşte böyle, tarihimizi araştırınca gerçekleri öğreniyoruz.


No comments:

Post a Comment