Saturday, August 31, 2013

yeni şal örnekleri ve yapılışları

Merhabalar sevgili site ziyaretcilerimiz. Simdiki konumuz yeni şal örnekleri ve yapılışları.






yeni sal ornekleri ve yapilislari 1
yeni sal ornekleri ve yapilislari 2


yeni sal ornekleri ve yapilislari 3
yeni sal ornekleri ve yapilislari 4



Ziyaret etmenizi onerdigimiz enterasan konular ve siteler : üçgen şal modelleri ve yapılışı

galeta unlu kasarli borek tarifi

Merhaba degerli site takipçilerimiz. Bugunku yazimiz galeta unlu kasarli borek tarifi.

YORUM YAZ

galeta unlu kasarli borek tarifi 1


Malzemeler :



  • 4 Yufka

  • 100 Gr. Beyaz Peynir

  • 100 Gr. Kaşar Peynir

  • 100 Gr. Tulum Peynir

  • 1 Tutam Maydanoz

  • 3 Tane Kırmızı Biber

  • 1 Su B. Ceviz

  • Sıvıyağ



Mantolamak İçin:


  • 1 Su B. Süt

  • Galeta Unu



Hazırlanışı :

İki yufkayı açıp üst üste koyuyoruz. İç harcı için, beyaz peynir, kaşar peyniri ve tulum peynirini karıştırma kabına rendeliyoruz. Maydanoz ve kırmızı biberi ince bir şekilde doğrayıp ekliyoruz.

Kırılmış ceviz koyup karıştırıyoruz. Yufkayı 8'e bölüyoruz. Sıvıyağ sürüyoruz. Peynirli harçtan baş kısımlara koyuyoruz. Rulo şeklinde sarıyoruz. Süt, ardından galeta ununa bulayıp yağlanmış tepsiye diziyoruz.

Diğer yufkalar içinde aynı işlemi uygluyoruz. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında pişiriyoruz


Bu yazi ile alakali daha cok bilgi bulabileceginiz degerli bir kaynak : firinda galete unlu borek

Dönme dolap




donme dolap 1


Bir iç dökme/değerlendirme yapmak istiyorum, bakalım ortaya nasıl bir sonuç çıkacak.

Dün, iki haftalık tatil + üç gün raporlu olduğum dönemden sonra işbaşı yaptığım gündü. Yüzlerce email, onlarca proses ve organizasyon güncellemesi haberi mail kutusunda beni bekliyordu.

İlk iş günüm olduğu için değişiklikleri/güncellemeleri yakalamam için bana biraz zaman tanınmasını ve ilk günden iş yığılmamasını talep ettim -sağ olsunlar- iş arkadaşlarım beni kırmadılar.

Bu şirkette üçüncü yılımı doldurdum, dördüncü yılıma girdim.

İlk işe başladığımda anadilimi de kullanabileceğim bir görevde, Türkiye ülke tedarik yöneticisi olarak işbaşı yapmıştım ve bu görevi üç yıl boyunca çok da başarılı bir şekilde yürüttüm.

İşe başladıktan kısa bir süre sonra bu görevin benim için çok kolay (hafif de diyebiliriz) kaldığına karar verip, Avrupa-Ortadoğu ve Afrika ülkelerinden oluşan bir rejyonun -kısaca EMEA diyoruz- büyük bir kategorisinin tedarik yönetimini de bana bağladılar; kabul ettim.

Özellikle global şirketlerin çalışma sistemine aşina olanlar gayet iyi anlayacaklardır; tam üç yıl, her gün onlarca işlem yapıp, toplantı/eğitim/konferans görüşmeye katılıp, mail cevaplayıp, sorumlu olduğum ülke ve bölge/kategoriyle ilgili bana gelen binlerce bilgilendirme-sorun çözümü-akıl danışma talebini  tek bir şikayet bile almayıp, üzerine yüzlerce teşekkür gönderisi alarak cevapladım, mükemmel bir performansla çalıştım.

Sonra, Türkiye'nin sorumluluğunu da kategorilere dağıtıp, bana yine aynı rejyonun tam iki kategori ve on küsur ülkesinin tedarik yönetim sorumluluğu bağladılar; bunu da kabul ettim.

Bu kategori ve ülkelerden bana ulaşan her türlü talebe cevap verdim ki,  günde yüz küsur mail alıp, her biri birbirinden farklı-garip-kolay-zor-mantıklı-saçma-acil soru/sorunu çözmek gerçekten aklın alamayacağı bir sabır, motivasyon ve zaman yönetimi gerektiriyor.

Tüm departmanın -ki çalışan sayısının seksen ile yüz arasında değişiyor, tam beş ekipten oluşuyor- ''müşteri memnuniyeti için rol model''iyim.

Bana verilen tüm sorumlulukları mümkün olduğunca kusursuz yerine getirdim. Zamanla birlikte kazandığım deneyim de göz önüne alındığında bana verilen ek sorumlulukları hiç bir sıkıntı çıkarmadan kabul ettim.

Sorumluluğumda bulunan tüm işlerin son teslim tarihlerine dikkat ettim; hiç bir iş/rapor/toplantı benim dikkatsizliğim yüzünden gecikmedi.

İşlemleri ertesi güne bekleyemeyecek kadar acil olan tüm işleri mesai saatleri dışında -ve hatta evden gece yarılarına dek- çalışarak tamamladım.

Yeni gelen tüm çalışanlara iş ile ilgili eğitimleri veriyorum. Onların işe adapte olma sürecindeki tüm sorularına cevap veriyor, sıkıntılı anlarında çözümleri yine ben sağlıyorum.

Departmanda -personel yönetimi haricinde- gerçekleştirilebilecek tüm işlemler için gerekli yetkiye sahibim. A'dan Z'ye tüm işlemleri tek başıma gerçekleştirebilmem için gerekli kaynaklara erişimim tam.

İş geliştirme analistlerine, bilgi yönetimi departmanına, globaldeki tüm yöneticilere ve de binlerce şirket çalışanına destek veriyorum.

Bizim departmanın çözüm sunması gereken bir sorun ortaya çıktığında, global anlamda akıllara gelen ilk isim benim. Benimle ilgili olsun-olmasın, benim sorumluluğum dahilinde olsun-olmasın tüm sorunlu konuların çözümü için -genelde- ilk benimle kontakt kurulur. Yöneticimle bağlantıya geçtiklerinde ise yine çözüm için sorunlu konunun verileceği ilk kişi ben olurum.

İlk işe başladığımda, bizim ekipteki ilk yabancı çalışan bendim. İlk başladığımda ekibin on birinci üyesiydim, şu an ekip yirmi küsur kişi ve ekibin -yöneticim dahil- en eski, en deneyimli çalışanıyım.

Demek ki,  üç küsur yılda on kişi ya işten ayrılmış, ya da başka bir pozisyona-departmana geçiş yapmış.

Uzunca bir süredir bulunduğum pozisyonda gelinebilecek en üst noktadayım.

Bundan sonrası; yerimde saymak, kendimi tekrarlamak, birbirinin kopyası iş günleri yaşamamdan başka bir anlama gelmiyor.

Öğrenebileceğim hiçbir şey kalmadı.

Tüm bunları ''Efenim ben böyle çalışırım, şöyle mükemmelim, öyle süperim'' demek için yazmadım. Uzmanlığım konusunda mütevazi olmamı gerektirecek bir durum da yok zaten. İşini muhteşem yapmanın maddi-manevi getirisi olmasını geçtim, götürüsü bile olabiliyor.

Buyurun;

İki ay önce departmanda bir üst pozisyon açıldı, şansıma bakın ki bu pozisyona başvuru ve mülakat döneminde Türkiye'deydim. Ben döndüğümdeyse sonuç açıklanmış ve benden bir yıl sonra işe başlayan ve yürüttüğüm gayet büyük projemde yardımcım olan iş arkadaşım seçilmişti; onun bu imkanı yakalamış olmasına sevindim.

Bu arada, kendi projemi yürüttüğüm, -ki çok ciddi finansal tasarruf sağlayacak bir proje- kalite projeleriyle ilgili tüm eğitimleri ekipte tamamlayan tek kişi olduğum ve çok zorlu bir eğitim sürecinden ve yazılı sınavdan gayet başarılı bir sonuçla geçtiğimin de altını çizeyim.

Geçenlerde, bu sefer bu bir üst pozisyon için ''back up programı'' açacaklarının anonsu yapıldı.

Seçilenler bir yıllık bir eğitim sürecinden geçirilecek ve bir yıl sonunda bu pozisyon ilk açıldığında eğitilen kişiler geçiş yapacaklar.

''Tamam'' dedim kendi kendime, ''Bir yıl boyunca rahat rahat gerekli tüm donanımı edinirsin, işin pratiğini yapma imkanın doğar ve bir yıl sonra yeni görevi alırsın.''

Mülakatları, bu pozisyona daha bir ay önce seçilen iş arkadaşım ve bir yıldır bu görevi yapmakta olan bir diğer iş arkadaşım birlikte yapacaklarının bilgisi de anonsa eklenmişti.

Yine tatildeydim, ama bu şehirdeydim ve mülakata gittim.

Hayatımda görüp görebileceğim-geçirip geçirebileceğim en korkunç, en anlamsız, en arkadaşça olmayan ve gergin mülakattı.

Düşünsenize, iki-üç yıldır birlikte çalışıp aynı işi yaptığınız iş arkadaşlarınız karşınızda, senin bilgini, becerilerini, bu işe uygun olup olmadığını ölçmek için sana soru soruyorlar.

Ki, birinin işe başladığı günü hatırlıyorum, departman eğitimini ben vermiştim. Hala yürüttüğüm projeme ''yardımcı'' olarak seçtiğim, back up'ım, iş arkadaşım.

Diğeri ise ben geldiğimde buradaydı ve hamileydi, altıncı ayımı doldurmadan annelik iznine ayrılıp yaklaşık iki yıl dönmedi ve döner dönmez bu pozisyona atandı. Geldiği günden beri de mümkün olduğunca sık öğle yemeklerini birlikte yiyoruz, arada işle ilgili sıkıntılardan bahsedip dertleşiyoruz.

Bana sordukları sorulardan iki tane örnek vereyim ki mülakatın saçmalığını ve anlamsızlığını anlayabilesiniz.

''Kendini üç kelimeyle tarif eder misin? On saniye içinde!''

''İletişim becerini geliştirmek için neler yaptığını anlatır mısın?''

Neyse, saçma-sapan, bir amaca hizmet etmeyen mülakatta sonra evime geldim ve sonucu beklemeye başladım.

Yöneticim dahil, herkes benim bu programa seçileceğimden emin idi.

Sonuçlar açıklandı; seçilen üç kişi arasında yokum.

Seçilen isimleri gördüğümde, neler olup bittiğinin farkındaydım ve sadece gülümsüyordum.

Seçilmeme ihtimalimin farkındaydım ama yanılmış olmayı dilemiştim. Ne de olsa burası global bir şirketti ve seçen isimlerin kişisel zaafları ve bağlantıları bu seçimde etkili olmamalıydı.

Pozisyon önemliydi ve bu pozisyona seçilecek kişilerin departmanda kalıcılığı, şirket işi/şirket dışı başka bir iş arayışında olmaması, işe-proses ve prosedürlere olan hakimiyeti, deneyimi ve de kişisel özelliklerinin en önemli kriterler olması gerektiğini ve bu mülakatı yapanların da bunları göz önünde bulunduracaklarını ummuştum.

Yanılmıştım :)

Seçilenlerden ilki, benden sonra işe başlayıp bir ay öncesine dek resmi olarak back up'ım olan, yan masamda oturan iş arkadaşım. İki yıl boyunca çalışması ve sorumluluklarının farkına varması için neredeyse yalvardığım, hele ilk yıl onun yerine de-resmen iki kişilik iş yapmak zorunda kaldığım, her hatasında -ki bizde hatalar genelde milyon dolarlık kayıplarla ifade ediliyor- amiyane tabirle totosunu kurtardığım arkadaşım. Son bir yıldır aktif olarak şirket içi/dışı başka bir iş/pozisyon arıyor ve herkes de bunu biliyor.

Ama, mülakatı yapan arkadaşlarımızdan birinin ''çok yakın'' arkadaşı.

Öyle yakınlar ki, departmanda birbirleriyle göz göze gelmemeye çalışan, konuşmaları gereken durumlarda ise birbirlerine çok ciddi bir yüz ifadesi takınarak resi ifadelerle konuşup, iş çıkışı soluğu birbirlerinin yanında alırlar diyeyim, siz anlayın yakınlık derecelerini. Seçilenin cebinde her daim seçenin küçük kızına verilecek bir çikolata-şeker bulunuyor.

Seçilenlerden ikincisi, daha sekiz ay önce ve benden alt pozisyonda işe başlayan, bu sürenin iki ayı sağlık vs. sebepleriyle ofiste olmayan, departman eğitimini verdiğim, hala komplike durumlarda destek verdiğim, her durumda/sorunda bana danışan, daha gidecek çok yolu olan -ve gerçekten sevdiğim- bir çalışma arkadaşımız.

Gelin görün ki, bu arkadaşımız da mülakatı yapan diğer arkadaşımın çok yakın arkadaşı. Yan yana çalışıyorlardı son altı aydır...

Üçüncü kişi ise bizim ekipten değil, departmanın diğer tarafından -ki diğer taraftan muhakkak birini seçmeleri gerekiyordu. Bu arkadaşımız da son iki yıldır zaten bu görevi yürütüyormuş. Program açılınca formaliteyi tamamlamak için başvuru yapmış.

Sizin anlayacağınız al gülüm-alayım gülüm oldu sonuç.

Bugün ilk iş günüm olduğu için yarım saatlik bir toplantı yapıp bana fikirlerini ve neden seçilmediğimi açıkladılar sağ olsunlar.

Konuşamadılar gözümün içine bakıp, benden özür dileyip ellerinde tuttukları yazılı metinden okudular gerekçelerini :)

Açıkçası eğlenceliydi.

Neden bu programa kabul edilmemişim sizce? :)

''Sittirella, yaptığımız görüşmeyi değerlendirdik ve senin zaten yeterince -ve hatta daha da fazlası- sorumluluğun ve iş yükün olduğunu fark ettik. Haftanın bir çok günü mesai saatleri dışında çalışıyorsun. Bu program sana sadece ek iş yükü getirip daha da fazla çalışmanı gerektireceğinden dolayı sana daha fazla stres-sorumluluk yüklemek istemedik.''

Buyurun; buradan yakın!

Yani, o kadar çok sorumluluğum var ki, şu an yapmakta olduğum iş ve taşıdığım sorumluluklar bir üst pozisyona geçmeme engel! teşkil ediyor.

Var mı bundan daha içler acısı, komik, saçma bir açıklama?

Yani...oturduğum yerde bir on beş yıl daha oturup bu masa ve koltuktan emekli olabilirim.

Kimse kovmaz, kimse dokunmaz, kimse bir adım ilerisi için yol da açmaz.

Elbette, kim işini mükemmel yapan  birini işten çıkarsın veya başka bir pozisyona geçirerek risk alıp yerine sıfırdan birini yetiştirmeye çalışsın ki?

Sıkıldım.

Cidden.

Bıkkınlık geldi.

''Kendi işimi kursam mı?'' düşüncesi sürekli aklımda dönüyor.

Sabahları ayaklarım geri geri gidiyor.

Çalışma hevesim zaten bitmişti, bundan sonrasının sadece mecburiyet haline gelip beni iyice yıpratmasından korkuyorum.

Afili makam/mevki ismi, on satırlık email imzası istemiyorum.

Yerimde saymak, kendimi tekrarlamak istemiyorum.

Yeni şeyler öğrenebileceğim ve kendimi geliştirebileceğim bir iş/sorumluluk istiyorum.

Bana katabileceği yeni bir şeyler olsun işimin...

Her şeyi geçtim, hiçbir şey katmasın ama stres, bıkkınlık, haksızlığa uğramışlık hissi de vermesin.

Yazarsam içimin sıkıntısının hafifleyeceğini düşünüyordum, daha da artı :/

Gönderimin başında nasıl bir sonuç çıkacağını merak ediyordum, buyurun size sonuç;

Hiç kimse, saçma salak insanların saçma sapan taleplerini yerine getirmek zorunda kalacağı ve de kariyerinin gidişat çizgisini saçma salak insanların aldıkları kararların belirleyeceği bir işte çalışmak zorunda kalmasın.

Sübaneke yareppim, dinimiz amin!


Görsel: Deviantart.com / You Just See A Smile... by ~Eclipse-Away 



Friday, August 30, 2013

etamin pike takımları

Selam degerli site ziyaretcilerimiz. Yogun istek aldigimiz icin sizlere bugün etamin pike takımları yazisini paylasmaya karar verdik.

Yine çok güzel bi pike takımı yatağa serip çekme fırsatımız olmadı burdan da anlaşılır diye düşünüp bu şekilde paylaşmak istedim..




etamin pike takimlari 1
Örneği farklı renklerlede yapılabilir. Güzel bi örnek..


etamin pike takimlari 2



etamin pike takimlari 3


Ellerine emeklerine sağlık annemm..



Tavsiye ettigimiz ilginc makale : SIKİĞNELİ HAVLU KENARI

kurdela salon

Selam sevgili site okurlarimiz. Yogun talep aldigimiz icin sizlere bugün kurdela salon yazisini paylasmaya karar verdik.

Ilgilenebileceginiz guzel konular ve siteler : kurdele nakışı salon takımı yapılışı

Wednesday, August 28, 2013

kolye yapımı için kristal taş

Merhaba sevgili site ziyaretcilerimiz. Yogun talep aldigimiz icin sizlere bugün kolye yapımı için kristal taş yazisini sunmaya karar verdik.











kolye yapimi icin kristal tas 1

Avize Taşlarından Kolye Yapımı
Avize taşlarını sadece avizelerde kullanılacak diye bir kural yok… 

Çin Tarzı Kolye Yapımı-Avize Taşı Süslemede Çin Esintileri



Aşağıdaki çalışma ile avize kristal taşlarının farklı şekillerde süsleyerek kolye yapılabileceğini gösteriyor.



Sade düz kristal veya cam şeffaf saydam görünümünden çok farklı birkaç küçük çalışma püf noktası ile bu kolyeyi yapabilirsiniz.

İlk olarak 1 tane avize taşı ister kristal olanlarından, ister cam olanlarından fark etmez, yapıştırıcı, ve takacağınız zincir, makas , desenine rengine göre beğendiğiniz kağıt veya hangi renkte istediyseniz o renkte oje…

Kağıt ile yapım da kağıdı avize taşının altına koyarak taşın şekline göre kenarlarda boşluk bırakmayacak şekilde dipten çizin ve sonra makasla düzgünce kesin.














kolye yapimi icin kristal tas 2

Avize Taşlarından Kolye Yapımı












kolye yapimi icin kristal tas 3

Avize Taşlarından Kolye Yapımı
Kesmiş olduğunuz desenli kağıdı avize taşının size bakan kısmı yani arka kısmına yapıştırın.

Oje ile süsleme de ise gene yukarıdaki gibi avize taşının size bakan kısmına yani kolyeyi taktığınız zaman taşın ön tarafı değil arka tarafı olacak, buraya ojeyi sürün ve takacağınız zincirin ucuna kolye ucu olarak takın.




Onerimiz guzel siteler : kristal taki modelleri

genç tunik

Merhaba sevgili web sitesi ziyaretcilerimiz. Simdiki yazimiz genç tunik.





Çizgili Genç Bayan Tunik Modeligenc tunik 1





Paylaş
Tavsiye ettigimiz guzel makaleler : gunluk genc kiz kiyafetleri

Tuesday, August 27, 2013

BUĞDAYLI LEBENİYE ÇORBASI



bu dayli lebeniye corbasi 1


MALZEMELER:

200 gr. kıyma

1 su bardağı nohut

1 su bardağı buğday

3 su bardağı yoğurt

1 adet yumurta

1 çorba kaşığı un

tuz

karabiber

1,5 çorba kaşığı tereyağ

1 tatlı kaşığı nane

YAPILIŞI:

  Nohut ve buğday 5-6 saat suda bekletilir. Bekleyen buğday ve nohut üzerini iki parmak geçecek şekilde su koyularak haşlanır. Kıymaya tuz ve karabiber eklenerek yoğrulur. Yoğrulan kıyma ile küçük köfteler yapılır. Bir tavaya 1-2 çorba kaşığı sıvıyağ koyularak köfteler hafif kızartılır. Ayrı bir kapta yoğurt,un ve yumurta çırpılır. Üzerine 3-4 su bardağı su koyularak haşlanan nohutlu buğdaya eklenir ve kaynamaya bırakılır. İçerisine köftelerde eklenerek bir taşım daha kaynatılıp ocaktan alınır(koyu ise biraz daha su ilave edilebilir). Tereyağ ve nane bir tavaya alınıp kızartılarak çorbanın üzerine dökülür. Sıcak olarak servis yapılır...


AFİYET OLSUN